Doğaya dönerek, kendi özümüze dönmüş olacağız
Tabiattan kopuşu, genlerine sirayet edip, yaşantılarının tamda merkezine bu öğretiyi iyice yerleştirdik. Şehir yaşantısı maalesef bizlerin doğadan kopuşu oldu. Teknoloji ile bu kopuş sizce de zirveye çıkmadı mı?
24 Kasım 2019
Bir Kızılderili Öğretisi diyor ki:
Bir atın susuzluğunu
giderdiği yerden su iç, at hiçbir zaman kötü su içmez.
Kedinin yattığı yerde uyu,
kurdun değdiği elmayı ye.
Sivrisineklerin yerleştiği
mantarları korkusuzca topla.
Köstebeklerin kazdığı yere
ağaç dik.
Yılanın ısınmaya durduğu
yere ev yap.
Sıcak günlerde kuşların
yuva yaptığı yere kuyu kaz.
Horozlarla beraber uyu ve
uyan ki tüm gün için en sarı mısırlara ulaşabilesin.
Daha çok yeşillik ye ki bir
hayvandaki gibi güçlü bacaklara ve dayanıklı bir kalbe sahip olabilesin.
Daha çok yüzmeye git ki
dünyada kendini bir balığın kendini denizde hissettiği gibi hissedebilesin.
Daha sık gökyüzüne bak,
daha az ayaklara, böylece düşüncelerin daha net ve hafif olacaktır.
Konuşmak yerine, daha çok
sessiz kal, böylelikle ruhun sakinliğe ve huzura erebilecek.
21. yüzyılla ivme artarak, insanlığın tabiattan kopuşuyla nasıl yalnızlaştığını, tabii özlerimizden koparak hayatı kendimize zorlaştırdığımızı ifade etmiyor mu? Özellikle son yüzyılda, tüm dünyada %82-87 oranında şehirleşen bir yaşamla, doğanın özünden kopuşumuzla birlikte yalnızlaştık, maalesef geleceğimiz olan çocuklarımızı da bu şekilde yetiştirerek bu öğretinin içine soktuk. Tabiattan kopuşu, genlerine sirayet edip, yaşantılarının tamda merkezine bu öğretiyi iyice yerleştirdik. Şehir yaşantısı maalesef bizlerin doğadan kopuşu oldu. Teknoloji ile bu kopuş sizce de zirveye çıkmadı mı?
Hümanizme göre “Doğruyu bulmak insanın bir yetisidir.” Fakat doğruyu bulma yönteminde gizemcilik, mistisizm gibi genel geçer kanıtlara dayanmayan ve mantıkla bütünleşmeyen yöntemler izlenmez. Gerçeğe duyulan arzu bilimsel şüphecilik ve bilimsel yöntemle doyurulur. Otoriteyi, kaderi ve aşırı (hiçbir şeyin bilinemeyeceğine varan) şüpheciliği kabul etmez.
Hümanist bakış açısında; (İnsan merkezci) olarak düşünülürse, tabiatla birlikte yaşamı, tekrar şiar edinip, kazanımlarımız çok fazla olacaktır. Daha sağlıklı, huzurlu, sportif, pozitif bir hayatın önünü açacaktır. Doğanın özüne dönerek, aslında kendi özümüze dönmüş olacağımızı unutmayalım, bakış açısı her zaman fark yaratır.