2903 Görüntüleme
Genel

KISA VADELİ DÜŞÜNMENİN BÜYÜSÜ

Biz insanlar ölümsüz olmak isteriz. Öyle olmadığını bilsek de öyleymiş gibi davranmaktan alıkoyamayız kendimizi.

2 Temmuz 2014

Biz insanlar ölümsüz olmak isteriz. Öyle olmadığını bilsek de öyleymiş gibi davranmaktan alıkoyamayız kendimizi. Hayata dair hayallerimiz çoğu zaman basit ve ışıltılıdır. Ama hayatın kendisi çapraşık ve eksik. İyi ve kötü, güzel ve çirkin iç içe. İnsan olmakla Tanrı olmak arasındaki en büyük fark budur. Bizler sınırlı ve kusurluyken Tanrı kusursuz ve mükemmeldir.

Hal böyleyken yaşadığımız sorunlara tanrısal çözümler aramamıza gerek yok. Sürdürülebilirlik ve kalıcılık önemli kavramlar. Ancak bir yapıyı sonsuza kadar sürecekmiş gibi mükemmelleştirmeye kalkmak sadece işimizi çıkmaza sokar. İnsana dair her şey geçicidir. Çözümlerimizin geçici olması da son derece insani ve gerçekçi. Kaldı ki uzun vadeye dair öngörülerimiz de sadece birer tahmin. Bugünden planladığımız şartlar ve sorunlar o gün geldiğinde bizden bağımsız nedenlerle bambaşka bir hal almış olabilir. Bu sebeple uzun vadeyi düşünmeden önce kısa vadeyi düşünmek daha önemlidir. Hem kısa vadeyi atlatmadan uzun vadeye nasıl ulaşabiliriz ki?

Eğer günübirlik yaşamaya alışmış biriyseniz bu okuduklarınızla kendinizi haklı çıkarmaya çalışabilirsiniz. O zaman kaş yapalım derken göz çıkarmış oluruz. Böylesi bir hiper kısa vadeden bahsetmiyoruz. Bir insan ömrünü düşünerek ve hayatın artan temposunu dikkate alarak bir iş planı için ortalama 1-2 yılın kısa vade olabileceğini söyleyebiliriz. Uzun vadeden kastımızı bu yazı kapsamında 10 yıl olarak netleştirerek devam edelim. 10 yıl içerisinde enformasyon, ulaşım ve üretim teknikleri konusunda hangi devrimlerin yaşanacağını bilmiyoruz. Geçtiğimiz 10 yıla bakarak iş yapma biçimleri konusundaki çarpıcı gelişmeleri hatırlayabiliriz: 3D yazıcı, sosyal medya ve gelişen otomasyon süreçleri. Bu sebeple artık dinamik olmak, esnek olmak ve günün şartlarına hızla uyum sağlamak asla sarsılmaz yapılar kurmaktan daha değerli.

Ancak bir insan ömrü süresince değeri değişmeyecek tek bir uzun vadeli yatırım söz konusu olabilir. Kişisel repütasyon ve ilişkiler. Eğer sorumsuz ya da hilebaz biri olarak ün yaparsanız bundan sonra kalkışacağınız birçok işte bu yükü sırtınızda taşırsınız. Hele ki bu konudaki kötü şöhretiniz Google’a kadar yansırsa altından kalkması daha da zor hale gelir. Bu sebeple kişisel imajınız sürekli kollayacağınız bir değer olabilir. Ancak bunun haricindeki iş yapma biçimleri, yatırım araçları ya da kurumsal yapılanma gibi konularda esnek olmalısınız. Mükemmeli ararken iyiden olabilirsiniz. Kimse size kalıcı bir başarı vadedemez, böyle bir sihrin peşinden koşmaktansa önünüze çıkan sorunları hızlı ve pratik bir şekilde çözmeye odaklanmak “uzun vadede” daha doğru olabilir.

Bu sadece 21. yüzyılda her şeyin daha hızlı değişmesi ile ilgili değil sadece. Bundan birkaç binyıl önce dahi bilgeler gerçeğin farkındaydı: Pers Sultanı iki adamı ölüme mahkûm etmişti. Sultanın atını ne kadar sevdiğini bilen adamlardan bir tanesi hayatını bağışlarsa bir yıl içerisinde ata uçmayı öğretebileceğini söyledi sultana. Kendini dünyadaki tek uçan ata binerken hayal eden sultan bunu kabul etti. Diğer adam inanamayan gözlerle adama baktı: “Atların uçamadığını biliyorsun. Nasıl olup da böyle delice bir fikirle çıkabildin ortaya? Yalnızca kaçınılmaz olanı geciktiriyorsun o kadar.” “Pek değil,” dedi birinci mahkûm. “Kendime dört özgürlük şansı veriyorum.     Birincisi sultan bu yıl ölebilir. İkincisi ben ölebilirim. At ölebilir. Ve dördüncüsü… belki ata uçmayı öğretebilirim.

Aya ayak basmakla ata uçmayı öğretmek arasında sizce ne kadar fark var?

Mehmet Emin Barsbey
İstanbul Go Okulu Kurucusu
Sanayi Life Dergisi 5. sayı yazısından alıntıdır.